Ahmet Kenan Evren , (d. 17 Temmuz 1917, Alaşehir, Manisa) Türkiye Cumhuriyeti‘nin yedinci cumhurbaşkanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri‘nin 17. Genelkurmay Başkanıdır.
Kenan Evren 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi‘nden sonra Devlet Başkanı unvanını almıştır. 1982 Anayasasının halkoyuna sunulup yürürlüğe girmesi ile birlikte Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı oldu.
Konu başlıkları
[gizle] |
Askerlik hayatı [değiştir]
- 1936 yılında Maltepe Askeri Lisesi‘nden, 1939 yılında Topçu Asteğmen rütbesiyle Harp Okulu‘ndan mezun oldu.
- 1946 yılına kadar çeşitli topçu birliklerinde Batarya Takım Komutanı ve Batarya Komutanı olarak görev yaptı.
- 1946 yılında girdiği Harp Akademisi‘ni 1949 yılında bitirerek Kurmay oldu.
- 1958 – 1959 yıllarında, Kore Savaşının ardından Güney Kore‘de kalan Türk Tugayında görev yaptı.
- 1964 yılına kadar çeşitli karargah ve birliklerde görev yaptı.
- 1963 yılında Tuğgeneral, 1966 yılında Tümgeneral, 1970 yılında Korgeneral ve 1974 yılında Orgeneralliğe yükseldi. Tuğgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Okullar Dairesi Başkanlığı, Tümgeneral rütbesi ile 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı ve 2. Ordu Kurmay Başkanlığı, Korgeneral rütbesi ile 11. Kolordu Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Denetleme Kurulu Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevinde bulundu. Orgeneral rütbesinde Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı, Genelkurmay II. Başkanlığı ve Ege Ordusu Komutanlığı yaptı.[1].
- 5 Eylül 1977 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına, 7 Mart 1978 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı‘na atandı.
12 Eylül 1980 darbesi [değiştir]
Ana madde: 12 Eylül Darbesi
12 Eylül 1980 tarihinde yapılan askeri darbe ile ülke yönetimine el konulması ve Türkiye’deki bütün özgürlükler askıya alınmasından sonra yasama ve yürütme yetkilerini kullanmak üzere Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in liderliğinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun‘dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi kuruldu.
Darbenin dış bağlantısı [değiştir]
Darbenin yapılmasının ardından CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze, Washington’daki Beyaz Saray’dan bir telefon alacak ve “Paul, senin çocuklar başardı” denecektir.[2] Kenan Evren’in bu dönemde NATO içerisinde gizli bir örgütlenme olan stay-behind kontrgerilla ordusunun başında bulunduğu iddia edilmektedir[3][4][5]. Milli Güvenlik Konseyi’nin varlığı, 6 Kasım 1983‘deki genel seçimlerin ardından, TBMM’nin Başkanlık Divanı’nın oluştuğu 7 Aralık 1983‘te sona ermiştir[6].
Muş konuşması [değiştir]
17 yaşındaki Erdal Eren’in idam edilmesi hakkında ise Evren:
Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan, bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?” diyecektir[7][8].
Vikisöz‘de
Kenan Evren sözleri bulunur.
Yargı süreci [değiştir]
2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evren hakkında iddianame hazırladı. Fakat, Kayasu’nun iddianamesi kabul edilmedi. Kayasu ilk olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından kınama cezası aldı. Daha sonra Yargıtay tarafından “görevi kötüye kullanmak” ve “askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” suçundan mahkum edilen Kayasu’yu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu meslekten ihraç etti. Avukatlık yapma hakkı dahi elinden alınan Kayasu, ihraç kararı üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi‘nde dava açtı. 2008’de sona eren davada “ifade özgürlüğünü kısıtladığı” için Türkiye 41 bin avro tazminata mahkum edildi.[9]
13 Eylül 2010 tarihinde Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) İzmir İl Yönetimi Kenan Evren hakkında “darbe yapmak, anayasa değiştirmek, hükümeti yıkmak, sistemli bir şekilde planlayarak ve tasarlayarak adam öldürmek, kasten yaralamak, işkence yapmak, eziyet etmek, hürriyetten yoksun bırakmak ve cinsel saldırıda bulunmak” gibi suçlardan suç duyurusunda bulundu.[10]
Bunun yanı sıra Ankara, İstanbul ve Bursa gibi Türkiye’nin değişik illerinde de 2010 Anayasa değişikliği referandumundan “evet” çıkmasının ardından Anayasa’nın Geçici 15. Madde’sinin yürürlükten kaldırılması ve 12 Eylül 1980 darbesini yapanlara yargı yolunun açılması üzerine savcılıklara suç duyurusuna başlandı.[11]
Social Profiles